1990'lar, bu dönemde moda artık tartışılmaz bir güçtü. Bu güç sadece
tasarımları, defileleri ve şovlarıyla değil; yaşam biçimleriyle de dikkat çeken
ve adeta yıldızlaşan moda tasarımcılarının elindeydi. 80'lerin abartılı
kesimlerinin aksine 90'larda sade bir duruş öne çıktı. Beyaz tişört ve denizci
gömlekleri de bu dönem yaygınlaştı.
90lar modasının özellikle beni büyüleyen tarafı
bu on yılın hemen başındaki tarzdır. Grunge akımı patlamadan önce, 80ler ile
90lararası bir ara geçiş dönemi oldu. 1988-89 gibi başlayan ve 1992′ye kadar
devam eden bu ara dönemde başta Versace olmak üzere birçok moda devinden
görkemli tasarımlar gördük. Top modellerin altın çağını yaşadıkları bu devirde,
moda sektörü Cindy Crawford, Claudia Schiffer, Stephanie Seymour gibi birçok
efsane mankenin şöhret yolculuğuna başlamalarına tanık oldu. Rengârenk ve etnik çizgiler
taşıyan bu kıyafetler saray şatafatının sokağa yansımasıydı.
Bu dönemde yer yer 80lerin etkisi devam etti, ama vatkalar atılmış,
çizgiler yumuşamıştı, üstelik uzaktan 60lara geri dönüş sinyalleri çalıyordu.
Dee Lite’in Groove Is In The Heart parçasının çok meşhur olduğu bu dönemde
60ların krepesi geri döner gibi olmuştu. Bu şatafatlı tarza elbette çok büyük
takılar eşlik ediyordu. Dönemin birçok Acid House klibinde de bu görkemden
etkiler görürsünüz.
Derken bu şatafatın yerini aniden anti fashion rüzgârı aldı. Nirvana’nın
Smells Like Teen Spirit parçasının patlamasıyla hem coşkulu gerçek rock’n'roll
grupları düşüşe geçerek yerini bunalım alternatif gruplar aldı, hem de modada
bütün görkemin, hava atma isteğinin yerini etiketleri kıyafetlerinden sökecek
kadar marka düşmanı bir sokak stili aldı. Kareli gömlekler ve yırtık
pantolonlar fırtına gibi esti. Bir yandan da 70lerin hippi tarzına geri
dönüşler yaşanıyordu. Bunun sinyalini 1991 tarihi The Doors filmi vermişti
zaten.
Her tür alternatif ve bohem giyim modaydı, Vanessa Paradis’nin Be My
Baby klibi buna en güzel örneklerden biridir. Rota artık alternatif kültürler
ve bohem yaşam olmuştu.
Bu dönemde makyajda da
sadeleşme yaşandı. Kırmızı pembe gibi renklerin yerini kahverengi tonları
almıştı. İnsanlar genellikle kahverengi ruj ve farlar kullanıyordu, hatta
dudakların etrafını kalemle çizerek belirginleştirmek modaydı. Ruj silinince
dudağın çevresinde kalan kalem izleri 90ların simgesidir. Aşağıda Shannen
Doherty’de gördüğünüz üzere ucundan bir şey sarkan siyah kalın boyun bandı da
çok modaydı
Tabii bu arada 60lar 70ler geri dönmeye devam
ediyordu ama hippi tarafı değil artık cici kız tarafı. Kesimler sadeleşti,
vücuda tam oturan kalıplarda şık kıyafetler moda sektörünü sardı artık
minimalizm devriydi
90lar sona gelirken beyaz, gri gibi nötr renklerin de çok ağırlıkta
olduğunu görüyoruz. Dümdüz inen bir elbise neye yetmiyor ki?
İşte minimalist tarzın en büyüleyici en güzel örnekleri Calvin Klein’den.
MTV’nin de gençliğin stilini belirlemekte etkisi büyüktü. Ben şahsen o
dönemin siyahi şarkıcılarının tarzına bayılırdım. Saçlarımı Brandy gibi tel tel
örmüşlüğüm bile vardır. Aşağıda solda günümüzdeki şöhretlerine ulaşmadan önceki
gencecik Beyoncé ile Kelly Rowland’ı grupları Destiny’s Child’la (LaTavia
Robertson, Kelly Rowland, Beyoncé ve LeToya Luckett) görüyorsunuz. Sağda ise
Moesha dizisi için yapılan çekimde harika bir kombinle poz veren Brandy’i.
Merhabalar,
YanıtlaSil90'lar modasıyla ilgili yazınız için çok teşekkürler. Ben de bir vintage tutkunu ve 90'lar hayranı biri olarak bu konuyla ilgili bir yazı hazırlamıştım, sizinle de paylaşmak isterim: https://www.tarz2.com/gorunce-hey-gidi-gunler-diyeceginiz-90lar-modasi
Keyifli okumalar dilerim.
http://www.ebrubektasoglu.com/